Ekim 11, 2011

Can Yücel ne güzel söylemiş " o olmazsa yaşamam " diye ; Demeyeceksin işte yaşarsın çünkü !!!



O oLmaZsa yaŞayaMam…


O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte,yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela,o daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın,
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini,
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak."O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

Can YÜCEL

Ekim 08, 2011

Hey gidi İstanbul sana gelsin !...




"Bu şiiri şahs-ı muhterem bir kişilik sadece paylaşmak adına bana göndermişti. Şahs-ı muhterem diyorum çünkü kendisini tanımıyorum ! şöyle bir bakayım dedim ki şiir hoşuma gitti. şimdi de sizlerin huzuruna sunuyorum. İllaki kendinizden bir parça bulacaksınız . neden mi böyle diyorum ; çünkü sizlerde bir istanbul aşığısınız ! aslında aşka aşıksınız !... olduğu gibi öylece..."



                                    
                                                               İSTANBUL






Bazen sağırdır İstanbul acılara 
ağlamaklı suratında 
sırıtan kahkahaları olan bir kadının 
Sabahın ilk ışıklarında ki yalnızlık çığlığına, sağırdır. 
Bazen kördür İstanbul duygulara 
açılan elleri, 
düşüncelerinden ezik bir dilencinin 
Yanağında kuruttuğu gözyaşına, kördür ..
Her acıya biraz tanıdıkken, bir o kadar yabancıdır İstanbul 

Bana ait her şey kadar benimdir İstanbul 
beyazlaşmaya başlayan saçlarım gibi seviyorum her tarafını 
Bir santiminin bile kaybolmasına, razı gelmez can 
Bir İstanbul var içimde İçimi, beyazlaşan saçlarım kadar burkan 

Denizlerinde süzülen martılara Koparıp atarsınız simidinizden bir bir 
Onlar doyarken, sizde doyarsınız 
Bir martının doyuşunu seyrederken doymak İstanbul’da yaşanandır 

Hovarda geceleri vardır aşk acılarına derman 
İlk kez İstanbul’a ayak basanın sarhoşluğu 
Rakının sarhoşluğu kadar sarhoşluktur 
Taşı toprağı altındır Anadolulunun umudunda 
Mavi gömlekli muavinin; “İstanbul yolcusu kalmasın” sözü 
Duyduğu son sözdür memleketine ait.. 
Şehirler arası otobüsün kalkış saatinde 
Yaşam savaşı, sıla hasretiyle harmanlanır içinde 
Son bir el sallanır ve ekmek parası olur İstanbul yaşlı gözlerde 
Ve bir gün yeniden dönülürken memlekete 
İstanbul’la vedalaşma vakti geldiğinde 
Hepsinin hakkı helaldir. 

Bazen bir sigaradır İstanbul. 
Yaşanılan her gün, çekilen her nefes gibi bağımlılıktır,Tiryakiler yaratır 
Annedir İstanbul,Yeryüzünde yerine koyulabilecek hiçbir şey bulunmayan. 
Hepimiz etten kemikteniz ya,Çift gözümüz, çift kulağımız, çift elimiz, çift koluymuz var ya,Bir kulağımız duyusunu kaybetse 
yinede sağır değiliz mesela, 
Çünkü yerine yedeği var Ama tek kalbimiz var ya, yerine bir yedeği olmayan,
Öyle tektir, öyle kalptir İstanbul. 

Cinsiyetsiz midir? Hayır! ! ! 
Benim gözümde çıplak bir kadındır İstanbul 
En mülayimini bile baştan çıkaran 
Asil bir beyaz şaraptır İstanbul. 
“Nerde o eski İstanbul” diyenlere inat,
Yıllandıkça lezzetlenen, 
Yıllandıkça güzelleşen, 
saçları uzun, gözleri mavi bir kadındır İstanbul. 

Açık hava tiyatrolarında kapalı gişe oynayan 
bir sinema filmidir 
Zaman zaman komedi, 
zaman zaman hayattan uyarlama drama 
Zaman zaman korkudur ve zaman zaman bir ambulans sireni kadar gerilimdir. 

Günlük bir gazetedir İstanbul 
Her gün atılacak bir siyaset manşeti 
Üçüncü sayfada vesikalık fotoğraflı cinayet haberi 
İçinde futbolu, ekonomisi 
Arka sayfada büyük boy renkli günün güzeli, 
Eklerde sosyete, magaziniyle 
Fakirinde, zengininde aynı paraya alıp, 
ayrı ayrı zevklerle okudukları 
Günlük bir gazetedir İstanbul.
İsteyerek yaşadıysan hep isteyeceksindir yeniden 

Her gün yeniden başlayan bir heyecandır 
Her gün yeniden aşık olduğundur 
Her gün yeniden, 
Hiç eskimeyen 
Hiç eksilmeyen 
Bir sevgilidir İstanbul. 

Ne kadar kötü huylu olursa olsun 
Ne kadar kaprisli umursamaz olursa olsun 
Nasıl vazgeçemezse gönül sevdiğinden 
Ne kadar canı acırsa acısın kopamazya 
Sevgilinin bir gülüşü, bir bakışı vardırya Tüm bu acıları silen 
Ve o bakış, o gülüş için, yaşarken, 
her gün bin kez, yeniden ölünen. 
Her bitti dendiğinde, bir bakışıyla geri dönülen,bir sevgilidir İstanbul 
Herkes için ayrı bir bakışı, gülüşü vardır Uğruna binlerce ömür tüketilen 
Bir savaşın galibiyetidir İstanbul 
Savaşırsan galibiyet, vazgeçersen mağlubiyettir hayatlarda. 

Kaçıncı sayfada olursan ol, eksiktir yazılan 
Bitmez sevgiliye söylenecek söz 
Hep yarım kalmıştır, Hep bir cümle daha vardır 
Bu yüzden hep yarımdır yaşanan 
Yağmur sonrası kokan mis toprak kokusu gibi anlık 
Dünyaya gözlerini ağlayarak açan minik bir bebek gibi tarifsizdir 

Bir mucizedir İstanbul 
Mucizeye inananlardansan. 

Bu şiir yazdıkça uzar gider
Ama biliyorum ki yine eksik kalacak,Yine yarım kalacak 
Hiçbir cümle yetmeyecektir anlatmaya 
Bu yüzden bu şiir ve bütün şiirler tamam olmayacak 
Hayat gibi,Aşk gibi,Sevgili gibi. 

Doyurmayacak yaşanılanlar,
Geçip giden yıllar 
Hep keşke bir gün daha olsa,
Hep keşke bitmeseydi bu aşk 
Hep keşke gitmeseydi sevgili diye hüzünlenecek kalp 

Sürprizlerle dolu işte İstanbul,
Sürprizlerle dolu hayatlar gibi 
Tam durulmuşken süt liman, 
Her sabah yeniden dalgalanan 
Derken hiç bilinmeyen bir an. 
İstanbul, son bir bakış atacak 
Son bir gülücük, ben onunla vedalaşırken 
Tüm acıları sildirecek son bakışı,
Bir gülüşü helal ettirecek hakkımı 
Ve İstanbul benim de hayatım olacak o zaman. 
İyisiyle kötüsüyle 
Aşk gibi,Sevgili gibi 
Ve toplamı baştan sona hayat gibi.
Ve bir gün hayata yeniden gelirsem,
Yine mektuplar gibi olsun hayat, 
Öznesiz, tümleçsiz, kafiyesiz. 
Bir köşesine el yazsıyla şiirler sıkıştırılan,
Yazıldıkça, yazılan, yazdıkça hep eksik kalan..

Dünyaya ben yeniden gelirsem,
Yeniden yazılırsam bir mektup gibi 
Aynı anneye, aynı babaya gönderileyim illaki. 
Kim bilir belki mavi, 
Belki pembe bir pul da koyarlar yine üstüme 
Rengi çok önemli değildir de,
Eğer tarih tekerrür edecekse 

Hayat gibi, Sevgili gibi, Aşk gibi eksik yarım kalmasın 

Adresime illaki, 

İstanbul yazılsın...

Zaman zaMan haTıraLarda Kalan sAtır araLarIna gizlEnmiş iZ bıRakan CümleLer -3-

her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki.
örneğin ; öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. mutluluğun bedelini öğrenirim.!



Küçük Prens - Antoine De Saint-Exupery



Bu şaRkıyı ne zaman dinleSem nedense O gün daha bİr muTlu oluyorum... Sanırım Şansı bulAşıyor eteKlerime... :)


Jason Mraz & Colbie Caillat - Lucky


 





Şans sizlerinde eteklerine bulaşsınnn !!!

Haftamızın kitabı " başucumda müzik " , yazdıkları şiir misali dilimde dolanan " Kürşat Başar " dan...





Arka Kapak


"Eğer, hayatımızın bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken… Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün… Herkes âşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan âşıksın."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...