"Bu şiiri şahs-ı muhterem bir kişilik sadece paylaşmak adına bana göndermişti. Şahs-ı muhterem diyorum çünkü kendisini tanımıyorum ! şöyle bir bakayım dedim ki şiir hoşuma gitti. şimdi de sizlerin huzuruna sunuyorum. İllaki kendinizden bir parça bulacaksınız . neden mi böyle diyorum ; çünkü sizlerde bir istanbul aşığısınız ! aslında aşka aşıksınız !... olduğu gibi öylece..."
İSTANBUL
Bazen sağırdır İstanbul acılara
ağlamaklı suratında
sırıtan kahkahaları olan bir kadının
Sabahın ilk ışıklarında ki yalnızlık çığlığına, sağırdır.
Bazen kördür İstanbul duygulara
açılan elleri,
düşüncelerinden ezik bir dilencinin
Yanağında kuruttuğu gözyaşına, kördür ..
Her acıya biraz tanıdıkken, bir o kadar yabancıdır İstanbul
Bana ait her şey kadar benimdir İstanbul
beyazlaşmaya başlayan saçlarım gibi seviyorum her tarafını
Bir santiminin bile kaybolmasına, razı gelmez can
Bir İstanbul var içimde İçimi, beyazlaşan saçlarım kadar burkan
Denizlerinde süzülen martılara Koparıp atarsınız simidinizden bir bir
Onlar doyarken, sizde doyarsınız
Bir martının doyuşunu seyrederken doymak İstanbul’da yaşanandır
Hovarda geceleri vardır aşk acılarına derman
İlk kez İstanbul’a ayak basanın sarhoşluğu
Rakının sarhoşluğu kadar sarhoşluktur
Taşı toprağı altındır Anadolulunun umudunda
Mavi gömlekli muavinin; “İstanbul yolcusu kalmasın” sözü
Duyduğu son sözdür memleketine ait..
Şehirler arası otobüsün kalkış saatinde
Yaşam savaşı, sıla hasretiyle harmanlanır içinde
Son bir el sallanır ve ekmek parası olur İstanbul yaşlı gözlerde
Ve bir gün yeniden dönülürken memlekete
İstanbul’la vedalaşma vakti geldiğinde
Hepsinin hakkı helaldir.
Bazen bir sigaradır İstanbul.
Yaşanılan her gün, çekilen her nefes gibi bağımlılıktır,Tiryakiler yaratır
Annedir İstanbul,Yeryüzünde yerine koyulabilecek hiçbir şey bulunmayan.
Hepimiz etten kemikteniz ya,Çift gözümüz, çift kulağımız, çift elimiz, çift koluymuz var ya,Bir kulağımız duyusunu kaybetse
yinede sağır değiliz mesela,
Çünkü yerine yedeği var Ama tek kalbimiz var ya, yerine bir yedeği olmayan,
Öyle tektir, öyle kalptir İstanbul.
Cinsiyetsiz midir? Hayır! ! !
Benim gözümde çıplak bir kadındır İstanbul
En mülayimini bile baştan çıkaran
Asil bir beyaz şaraptır İstanbul.
“Nerde o eski İstanbul” diyenlere inat,
Yıllandıkça lezzetlenen,
Yıllandıkça güzelleşen,
saçları uzun, gözleri mavi bir kadındır İstanbul.
Açık hava tiyatrolarında kapalı gişe oynayan
bir sinema filmidir
Zaman zaman komedi,
zaman zaman hayattan uyarlama drama
Zaman zaman korkudur ve zaman zaman bir ambulans sireni kadar gerilimdir.
Günlük bir gazetedir İstanbul
Her gün atılacak bir siyaset manşeti
Üçüncü sayfada vesikalık fotoğraflı cinayet haberi
İçinde futbolu, ekonomisi
Arka sayfada büyük boy renkli günün güzeli,
Eklerde sosyete, magaziniyle
Fakirinde, zengininde aynı paraya alıp,
ayrı ayrı zevklerle okudukları
Günlük bir gazetedir İstanbul.
İsteyerek yaşadıysan hep isteyeceksindir yeniden
Her gün yeniden başlayan bir heyecandır
Her gün yeniden aşık olduğundur
Her gün yeniden,
Hiç eskimeyen
Hiç eksilmeyen
Bir sevgilidir İstanbul.
Ne kadar kötü huylu olursa olsun
Ne kadar kaprisli umursamaz olursa olsun
Nasıl vazgeçemezse gönül sevdiğinden
Ne kadar canı acırsa acısın kopamazya
Sevgilinin bir gülüşü, bir bakışı vardırya Tüm bu acıları silen
Ve o bakış, o gülüş için, yaşarken,
her gün bin kez, yeniden ölünen.
Her bitti dendiğinde, bir bakışıyla geri dönülen,bir sevgilidir İstanbul
Herkes için ayrı bir bakışı, gülüşü vardır Uğruna binlerce ömür tüketilen
Bir savaşın galibiyetidir İstanbul
Savaşırsan galibiyet, vazgeçersen mağlubiyettir hayatlarda.
Kaçıncı sayfada olursan ol, eksiktir yazılan
Bitmez sevgiliye söylenecek söz
Hep yarım kalmıştır, Hep bir cümle daha vardır
Bu yüzden hep yarımdır yaşanan
Yağmur sonrası kokan mis toprak kokusu gibi anlık
Dünyaya gözlerini ağlayarak açan minik bir bebek gibi tarifsizdir
Bir mucizedir İstanbul
Mucizeye inananlardansan.
Bu şiir yazdıkça uzar gider
Ama biliyorum ki yine eksik kalacak,Yine yarım kalacak
Hiçbir cümle yetmeyecektir anlatmaya
Bu yüzden bu şiir ve bütün şiirler tamam olmayacak
Hayat gibi,Aşk gibi,Sevgili gibi.
Doyurmayacak yaşanılanlar,
Geçip giden yıllar
Hep keşke bir gün daha olsa,
Hep keşke bitmeseydi bu aşk
Hep keşke gitmeseydi sevgili diye hüzünlenecek kalp
Sürprizlerle dolu işte İstanbul,
Sürprizlerle dolu hayatlar gibi
Tam durulmuşken süt liman,
Her sabah yeniden dalgalanan
Derken hiç bilinmeyen bir an.
İstanbul, son bir bakış atacak
Son bir gülücük, ben onunla vedalaşırken
Tüm acıları sildirecek son bakışı,
Bir gülüşü helal ettirecek hakkımı
Ve İstanbul benim de hayatım olacak o zaman.
İyisiyle kötüsüyle
Aşk gibi,Sevgili gibi
Ve toplamı baştan sona hayat gibi.
Ve bir gün hayata yeniden gelirsem,
Yine mektuplar gibi olsun hayat,
Öznesiz, tümleçsiz, kafiyesiz.
Bir köşesine el yazsıyla şiirler sıkıştırılan,
Yazıldıkça, yazılan, yazdıkça hep eksik kalan..
Dünyaya ben yeniden gelirsem,
Yeniden yazılırsam bir mektup gibi
Aynı anneye, aynı babaya gönderileyim illaki.
Kim bilir belki mavi,
Belki pembe bir pul da koyarlar yine üstüme
Rengi çok önemli değildir de,
Eğer tarih tekerrür edecekse
Hayat gibi, Sevgili gibi, Aşk gibi eksik yarım kalmasın
Adresime illaki,
İstanbul yazılsın...
ağlamaklı suratında
sırıtan kahkahaları olan bir kadının
Sabahın ilk ışıklarında ki yalnızlık çığlığına, sağırdır.
Bazen kördür İstanbul duygulara
açılan elleri,
düşüncelerinden ezik bir dilencinin
Yanağında kuruttuğu gözyaşına, kördür ..
Her acıya biraz tanıdıkken, bir o kadar yabancıdır İstanbul
Bana ait her şey kadar benimdir İstanbul
beyazlaşmaya başlayan saçlarım gibi seviyorum her tarafını
Bir santiminin bile kaybolmasına, razı gelmez can
Bir İstanbul var içimde İçimi, beyazlaşan saçlarım kadar burkan
Denizlerinde süzülen martılara Koparıp atarsınız simidinizden bir bir
Onlar doyarken, sizde doyarsınız
Bir martının doyuşunu seyrederken doymak İstanbul’da yaşanandır
Hovarda geceleri vardır aşk acılarına derman
İlk kez İstanbul’a ayak basanın sarhoşluğu
Rakının sarhoşluğu kadar sarhoşluktur
Taşı toprağı altındır Anadolulunun umudunda
Mavi gömlekli muavinin; “İstanbul yolcusu kalmasın” sözü
Duyduğu son sözdür memleketine ait..
Şehirler arası otobüsün kalkış saatinde
Yaşam savaşı, sıla hasretiyle harmanlanır içinde
Son bir el sallanır ve ekmek parası olur İstanbul yaşlı gözlerde
Ve bir gün yeniden dönülürken memlekete
İstanbul’la vedalaşma vakti geldiğinde
Hepsinin hakkı helaldir.
Bazen bir sigaradır İstanbul.
Yaşanılan her gün, çekilen her nefes gibi bağımlılıktır,Tiryakiler yaratır
Annedir İstanbul,Yeryüzünde yerine koyulabilecek hiçbir şey bulunmayan.
Hepimiz etten kemikteniz ya,Çift gözümüz, çift kulağımız, çift elimiz, çift koluymuz var ya,Bir kulağımız duyusunu kaybetse
yinede sağır değiliz mesela,
Çünkü yerine yedeği var Ama tek kalbimiz var ya, yerine bir yedeği olmayan,
Öyle tektir, öyle kalptir İstanbul.
Cinsiyetsiz midir? Hayır! ! !
Benim gözümde çıplak bir kadındır İstanbul
En mülayimini bile baştan çıkaran
Asil bir beyaz şaraptır İstanbul.
“Nerde o eski İstanbul” diyenlere inat,
Yıllandıkça lezzetlenen,
Yıllandıkça güzelleşen,
saçları uzun, gözleri mavi bir kadındır İstanbul.
Açık hava tiyatrolarında kapalı gişe oynayan
bir sinema filmidir
Zaman zaman komedi,
zaman zaman hayattan uyarlama drama
Zaman zaman korkudur ve zaman zaman bir ambulans sireni kadar gerilimdir.
Günlük bir gazetedir İstanbul
Her gün atılacak bir siyaset manşeti
Üçüncü sayfada vesikalık fotoğraflı cinayet haberi
İçinde futbolu, ekonomisi
Arka sayfada büyük boy renkli günün güzeli,
Eklerde sosyete, magaziniyle
Fakirinde, zengininde aynı paraya alıp,
ayrı ayrı zevklerle okudukları
Günlük bir gazetedir İstanbul.
İsteyerek yaşadıysan hep isteyeceksindir yeniden
Her gün yeniden başlayan bir heyecandır
Her gün yeniden aşık olduğundur
Her gün yeniden,
Hiç eskimeyen
Hiç eksilmeyen
Bir sevgilidir İstanbul.
Ne kadar kötü huylu olursa olsun
Ne kadar kaprisli umursamaz olursa olsun
Nasıl vazgeçemezse gönül sevdiğinden
Ne kadar canı acırsa acısın kopamazya
Sevgilinin bir gülüşü, bir bakışı vardırya Tüm bu acıları silen
Ve o bakış, o gülüş için, yaşarken,
her gün bin kez, yeniden ölünen.
Her bitti dendiğinde, bir bakışıyla geri dönülen,bir sevgilidir İstanbul
Herkes için ayrı bir bakışı, gülüşü vardır Uğruna binlerce ömür tüketilen
Bir savaşın galibiyetidir İstanbul
Savaşırsan galibiyet, vazgeçersen mağlubiyettir hayatlarda.
Kaçıncı sayfada olursan ol, eksiktir yazılan
Bitmez sevgiliye söylenecek söz
Hep yarım kalmıştır, Hep bir cümle daha vardır
Bu yüzden hep yarımdır yaşanan
Yağmur sonrası kokan mis toprak kokusu gibi anlık
Dünyaya gözlerini ağlayarak açan minik bir bebek gibi tarifsizdir
Bir mucizedir İstanbul
Mucizeye inananlardansan.
Bu şiir yazdıkça uzar gider
Ama biliyorum ki yine eksik kalacak,Yine yarım kalacak
Hiçbir cümle yetmeyecektir anlatmaya
Bu yüzden bu şiir ve bütün şiirler tamam olmayacak
Hayat gibi,Aşk gibi,Sevgili gibi.
Doyurmayacak yaşanılanlar,
Geçip giden yıllar
Hep keşke bir gün daha olsa,
Hep keşke bitmeseydi bu aşk
Hep keşke gitmeseydi sevgili diye hüzünlenecek kalp
Sürprizlerle dolu işte İstanbul,
Sürprizlerle dolu hayatlar gibi
Tam durulmuşken süt liman,
Her sabah yeniden dalgalanan
Derken hiç bilinmeyen bir an.
İstanbul, son bir bakış atacak
Son bir gülücük, ben onunla vedalaşırken
Tüm acıları sildirecek son bakışı,
Bir gülüşü helal ettirecek hakkımı
Ve İstanbul benim de hayatım olacak o zaman.
İyisiyle kötüsüyle
Aşk gibi,Sevgili gibi
Ve toplamı baştan sona hayat gibi.
Ve bir gün hayata yeniden gelirsem,
Yine mektuplar gibi olsun hayat,
Öznesiz, tümleçsiz, kafiyesiz.
Bir köşesine el yazsıyla şiirler sıkıştırılan,
Yazıldıkça, yazılan, yazdıkça hep eksik kalan..
Dünyaya ben yeniden gelirsem,
Yeniden yazılırsam bir mektup gibi
Aynı anneye, aynı babaya gönderileyim illaki.
Kim bilir belki mavi,
Belki pembe bir pul da koyarlar yine üstüme
Rengi çok önemli değildir de,
Eğer tarih tekerrür edecekse
Hayat gibi, Sevgili gibi, Aşk gibi eksik yarım kalmasın
Adresime illaki,
İstanbul yazılsın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder