Aralık 26, 2011

Mutluuu Yıllarrrr...




Yeni bir yıl daha yamacımızda. Bir yıl daha mı yaşlandık ? Yoksa bir yıl daha mı tecrübe edindik? Ben ikinci seçeneği tercih ediyorum. Sanırım hayatım boyunca geçirdiğim hem en akıllıca hem de en bereketli yıldı. Bu bereketin maddi yönünden çok manevi yanı beni ihya eden kısmı. Canım arkadaşlarım , dostlarım , canlarım... Sizi çok seviyorum . Can dostum sen yine bir numarasın !




Yeni yılın hepimize ; huzur , mutluluk , umut, şans ve aşk , tabi ki de bunları gerçekleştirebilmek adına bol kazanç getirmesini diliyorum. Bunlara ek olarak kendim için gönlümce bir ev de diliyorum.


Yukarıda yılbaşı ağacımın altına hepimizin dileklerini gerçekleştirmesi adına içi tılsım dolu hediye paketleri yerleştirdim. Gülücükleriniz yüzünüzden eksil olmasın...                                   Mutlu Yıllar / Happy New Year /  Merry Christmas ...




Unutmadan ağzımızın daima tatlılık içinde olması için mis gibi çikolatalar hepimizin ! Afiyetle...:)



Aralık 17, 2011

Artık PolyAnnaCılık OynAmıYorummM !!!

ne desek yada ne yapsak bazen elimizden hiçbir şey gelmiyor. Hani derler ya basiretin bağlanıyor diye , tam da tabiri bu olsa gerek ! Bakıyorsun yanlış olduğunu biliyorsun , tecrübe ile vasıl olmuş o ayrı , ama dinletemiyorsun lafını , çenen boşa dönüyor!  işte o zaman  içimden bir canavar çıkacakmış ta karşımdakini lime lime edesin geliyor ya işte ben bu durumdan hiççç hoşlaşmıyorum . haberiniz ola ! sonra vay efendin duymadım yok efendim  bilmiyorum olmasın . Söyledim uyardım bundan sonrakilerde ben ve yapacaklarım çok kati olacak !. Çünkü içindeki Polyanna'yı yitirdim ! Benden yitip gidenlerin benden söküp götürdükleri ile... En büyük ceza hayatımdan silinip gitmek , hatta hayatımdaki tüm insanlardan , havadan , doğadan yitip gitmek olacak !. Çünkü artık öyle yapıyorum avucumun içindekileri  tek bir hamlede atıp bitiriyorum. Yoruldum artık çünkü düzeltmekten , toplamaktan! aslında idare etmekten... artık sadece " Ben" ciyim. Ne derseniz ister bencil de ister kendici ! Geç oldu ama temiz oldu...  bundan sonra böyle ne kadar köfte o kadar ekmek... Biliyorum oralarda bir yerlerde olacaksınız ama artık benim canım olmayacaksınız !...

Kasım 28, 2011

Huzurlu oluyorum bu tınılarındaa !!! Tabi ki vazgeçilmezlerimden " Cold play " ve "the scientist "...

Seninle buluşmaya geldim.
Üzgün olduğumu söylemek için...
Ne kadar güzel olduğunu bilmiyorsun!
Seni bulmam gerekiyordu.
Sana ihtiyacim olduğunu söylemem gerekiyordu.
Seni bir tarafa ayırmam gerekiyordu
Bana sırlarını söylemen için...
Haydi başlangıca dönelim.
Daireler çiziyoruz,
Kuyruğumuzu kovalıyoruz!
Düşüncelerimiz başka dünyalarda...


Kasım 24, 2011

Bu yaZıyı çoK seVdiğimDen paylaştıM! TeşekküRler.." İnesim var " ...

                 * GeleCekteKi SeVgiLiye MeKtuP *


Bir kış günü üşüdüğünde, bir yaz yağmurunda sonuna kadar ıslandığında, yıldızı bol bir gecede kendini yapayalnız bulduğunda, karanlıktan korkup,sabahın aydınlığını düşlediğinde, 
bir dost, bir arkadaş, bir sırdaş, bir yoldaş, bir sevgili...


Birini çektiğinde için, olanı biteni olduğu gibi anlatabileceğin. kendinin nasılda iyi olduğunu, belki sarsılarak ağlarken yarım yamalak paylaşabileceğin biri işte..

Hani hepimiz bir kereliğine de olsa, kendimizi güçsüz ve çaresiz hissederiz ya,
hani o an var ya.
hani mutlaka yenik hissettiğin kendini.

boğazına saplandığında paslı bıçak gibi hayatın zalim yanı, onu çekip çıkarabilecek biri.

o biri,mutlaka olmalı !

hiç gelmese de, çekip çıkarmasa da o paslı bıçağı, 

o biri mutlaka olmalı, hayatının bir yerlerinde...

belki telefon rehberinde, belki biraz nostaljik ama (bilmezsin ben severim) bir tarafı yırtılmış bir mektup zarfının sol üst köşesinde yarım yamalak, belki zihninin çok derinliklerinde kalmış.

ama olmalı !

ve o ben olmalıyım elbette. ben olmalıyım ki sarsılmasın ayakların. hiç olmazsa bir şey olduğunda alıp telefonu,

''gelsene''

diyebilesin..
bir insan hayatı, tek başına o dostu, o yari, o sevgiliyi kazanmak için harcanabilir.

üstüne üstüne sürsede atlarını hainliğin, zalimliğin bütün süvarileri,
benim gibi biri seni dimdik ayakta tutmaz mı ?

hayat, gecenin üçünde derdine çare bulmak için karanlık geceleri adımlayabilecek birini bulmaktan ibaret değil midir?


yunus bile onun derdine düşmemiş mi yıllarca, mecnun 'un arayıp durduğu o değilde ne?

böyle biri yetmez mi,alıp başını gittiğinde? 

ne diyebilirim ki hayattaki öbür yanını bulman ve o ben olmam dileğim
le seni bekliyorum....

Kasım 21, 2011

Zaman zaMan haTıraLarda Kalan sAtır araLarIna gizlEnmiş iZ bıRakan CümleLer -4-


Göz bebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.

Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka "gözbebeğim!" diye hitap edilir.



Elif Şafak - Mahrem

Kasım 14, 2011

öZledimm Walla...

CanCağızlarım benim :P sizden bir ay üç gündür uzak kaldım !... Ama bomba gibi geri geldim,. kondum yamacınıza .. size anlatacağım bir sürü şey var. yeni yüzler gördüm , yeni mekanlarım oldu , yazarlar tanıdım üstelikte çok sevdim. unutmadan miss gibi bir çorba içtim yeni bir tat denedim bol sebzeli ve çok lezzetli ama birazcık acılı... şimdi favorilerime girdi ! ( bir ip ucu vereyim mi size ? The House Cafe'deydi , gerisi denemenize kalmış... bence yeni lezzetlere kapınız her daim açık olsun =) ) Sonra yeni satırlar keşfettim hayatımda yeni paragraflar ürettim kendim için.. hayatım için... yaa bişi sorcam neden şimdiki aklım 10 yıl önce bende değildi ? hımm.!. sanırım zor oldu biraz cevabın ucu açık kaldı ... olsun her yaşın güzelliği ayrıymış kattıkları kalıcıymış... öyle olsun , hayırlısı olan zaman şimdi bana dokunsun... Beni mutlu eden herşey için kocaman bir teşekkür gönderiyorum sevdiğim herşeye bana getirdikleri tılsım için ... tabi ki cicim senin yerin onların en tepesi :) aaa söylemeyi az kalsın unutuyordum... karakalemi tekrar aldım avuçlarıma ... hoşgeldin eski dostum :)

Ekim 11, 2011

Can Yücel ne güzel söylemiş " o olmazsa yaşamam " diye ; Demeyeceksin işte yaşarsın çünkü !!!



O oLmaZsa yaŞayaMam…


O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte,yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela,o daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın,
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini,
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak."O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

Can YÜCEL

Ekim 08, 2011

Hey gidi İstanbul sana gelsin !...




"Bu şiiri şahs-ı muhterem bir kişilik sadece paylaşmak adına bana göndermişti. Şahs-ı muhterem diyorum çünkü kendisini tanımıyorum ! şöyle bir bakayım dedim ki şiir hoşuma gitti. şimdi de sizlerin huzuruna sunuyorum. İllaki kendinizden bir parça bulacaksınız . neden mi böyle diyorum ; çünkü sizlerde bir istanbul aşığısınız ! aslında aşka aşıksınız !... olduğu gibi öylece..."



                                    
                                                               İSTANBUL






Bazen sağırdır İstanbul acılara 
ağlamaklı suratında 
sırıtan kahkahaları olan bir kadının 
Sabahın ilk ışıklarında ki yalnızlık çığlığına, sağırdır. 
Bazen kördür İstanbul duygulara 
açılan elleri, 
düşüncelerinden ezik bir dilencinin 
Yanağında kuruttuğu gözyaşına, kördür ..
Her acıya biraz tanıdıkken, bir o kadar yabancıdır İstanbul 

Bana ait her şey kadar benimdir İstanbul 
beyazlaşmaya başlayan saçlarım gibi seviyorum her tarafını 
Bir santiminin bile kaybolmasına, razı gelmez can 
Bir İstanbul var içimde İçimi, beyazlaşan saçlarım kadar burkan 

Denizlerinde süzülen martılara Koparıp atarsınız simidinizden bir bir 
Onlar doyarken, sizde doyarsınız 
Bir martının doyuşunu seyrederken doymak İstanbul’da yaşanandır 

Hovarda geceleri vardır aşk acılarına derman 
İlk kez İstanbul’a ayak basanın sarhoşluğu 
Rakının sarhoşluğu kadar sarhoşluktur 
Taşı toprağı altındır Anadolulunun umudunda 
Mavi gömlekli muavinin; “İstanbul yolcusu kalmasın” sözü 
Duyduğu son sözdür memleketine ait.. 
Şehirler arası otobüsün kalkış saatinde 
Yaşam savaşı, sıla hasretiyle harmanlanır içinde 
Son bir el sallanır ve ekmek parası olur İstanbul yaşlı gözlerde 
Ve bir gün yeniden dönülürken memlekete 
İstanbul’la vedalaşma vakti geldiğinde 
Hepsinin hakkı helaldir. 

Bazen bir sigaradır İstanbul. 
Yaşanılan her gün, çekilen her nefes gibi bağımlılıktır,Tiryakiler yaratır 
Annedir İstanbul,Yeryüzünde yerine koyulabilecek hiçbir şey bulunmayan. 
Hepimiz etten kemikteniz ya,Çift gözümüz, çift kulağımız, çift elimiz, çift koluymuz var ya,Bir kulağımız duyusunu kaybetse 
yinede sağır değiliz mesela, 
Çünkü yerine yedeği var Ama tek kalbimiz var ya, yerine bir yedeği olmayan,
Öyle tektir, öyle kalptir İstanbul. 

Cinsiyetsiz midir? Hayır! ! ! 
Benim gözümde çıplak bir kadındır İstanbul 
En mülayimini bile baştan çıkaran 
Asil bir beyaz şaraptır İstanbul. 
“Nerde o eski İstanbul” diyenlere inat,
Yıllandıkça lezzetlenen, 
Yıllandıkça güzelleşen, 
saçları uzun, gözleri mavi bir kadındır İstanbul. 

Açık hava tiyatrolarında kapalı gişe oynayan 
bir sinema filmidir 
Zaman zaman komedi, 
zaman zaman hayattan uyarlama drama 
Zaman zaman korkudur ve zaman zaman bir ambulans sireni kadar gerilimdir. 

Günlük bir gazetedir İstanbul 
Her gün atılacak bir siyaset manşeti 
Üçüncü sayfada vesikalık fotoğraflı cinayet haberi 
İçinde futbolu, ekonomisi 
Arka sayfada büyük boy renkli günün güzeli, 
Eklerde sosyete, magaziniyle 
Fakirinde, zengininde aynı paraya alıp, 
ayrı ayrı zevklerle okudukları 
Günlük bir gazetedir İstanbul.
İsteyerek yaşadıysan hep isteyeceksindir yeniden 

Her gün yeniden başlayan bir heyecandır 
Her gün yeniden aşık olduğundur 
Her gün yeniden, 
Hiç eskimeyen 
Hiç eksilmeyen 
Bir sevgilidir İstanbul. 

Ne kadar kötü huylu olursa olsun 
Ne kadar kaprisli umursamaz olursa olsun 
Nasıl vazgeçemezse gönül sevdiğinden 
Ne kadar canı acırsa acısın kopamazya 
Sevgilinin bir gülüşü, bir bakışı vardırya Tüm bu acıları silen 
Ve o bakış, o gülüş için, yaşarken, 
her gün bin kez, yeniden ölünen. 
Her bitti dendiğinde, bir bakışıyla geri dönülen,bir sevgilidir İstanbul 
Herkes için ayrı bir bakışı, gülüşü vardır Uğruna binlerce ömür tüketilen 
Bir savaşın galibiyetidir İstanbul 
Savaşırsan galibiyet, vazgeçersen mağlubiyettir hayatlarda. 

Kaçıncı sayfada olursan ol, eksiktir yazılan 
Bitmez sevgiliye söylenecek söz 
Hep yarım kalmıştır, Hep bir cümle daha vardır 
Bu yüzden hep yarımdır yaşanan 
Yağmur sonrası kokan mis toprak kokusu gibi anlık 
Dünyaya gözlerini ağlayarak açan minik bir bebek gibi tarifsizdir 

Bir mucizedir İstanbul 
Mucizeye inananlardansan. 

Bu şiir yazdıkça uzar gider
Ama biliyorum ki yine eksik kalacak,Yine yarım kalacak 
Hiçbir cümle yetmeyecektir anlatmaya 
Bu yüzden bu şiir ve bütün şiirler tamam olmayacak 
Hayat gibi,Aşk gibi,Sevgili gibi. 

Doyurmayacak yaşanılanlar,
Geçip giden yıllar 
Hep keşke bir gün daha olsa,
Hep keşke bitmeseydi bu aşk 
Hep keşke gitmeseydi sevgili diye hüzünlenecek kalp 

Sürprizlerle dolu işte İstanbul,
Sürprizlerle dolu hayatlar gibi 
Tam durulmuşken süt liman, 
Her sabah yeniden dalgalanan 
Derken hiç bilinmeyen bir an. 
İstanbul, son bir bakış atacak 
Son bir gülücük, ben onunla vedalaşırken 
Tüm acıları sildirecek son bakışı,
Bir gülüşü helal ettirecek hakkımı 
Ve İstanbul benim de hayatım olacak o zaman. 
İyisiyle kötüsüyle 
Aşk gibi,Sevgili gibi 
Ve toplamı baştan sona hayat gibi.
Ve bir gün hayata yeniden gelirsem,
Yine mektuplar gibi olsun hayat, 
Öznesiz, tümleçsiz, kafiyesiz. 
Bir köşesine el yazsıyla şiirler sıkıştırılan,
Yazıldıkça, yazılan, yazdıkça hep eksik kalan..

Dünyaya ben yeniden gelirsem,
Yeniden yazılırsam bir mektup gibi 
Aynı anneye, aynı babaya gönderileyim illaki. 
Kim bilir belki mavi, 
Belki pembe bir pul da koyarlar yine üstüme 
Rengi çok önemli değildir de,
Eğer tarih tekerrür edecekse 

Hayat gibi, Sevgili gibi, Aşk gibi eksik yarım kalmasın 

Adresime illaki, 

İstanbul yazılsın...

Zaman zaMan haTıraLarda Kalan sAtır araLarIna gizlEnmiş iZ bıRakan CümleLer -3-

her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki.
örneğin ; öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. mutluluğun bedelini öğrenirim.!



Küçük Prens - Antoine De Saint-Exupery



Bu şaRkıyı ne zaman dinleSem nedense O gün daha bİr muTlu oluyorum... Sanırım Şansı bulAşıyor eteKlerime... :)


Jason Mraz & Colbie Caillat - Lucky


 





Şans sizlerinde eteklerine bulaşsınnn !!!

Haftamızın kitabı " başucumda müzik " , yazdıkları şiir misali dilimde dolanan " Kürşat Başar " dan...





Arka Kapak


"Eğer, hayatımızın bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken… Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün… Herkes âşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan âşıksın."

Eylül 30, 2011

Ruhun dinginliğine cevabınız " evet " ise işte size en güzelinden " Buika " ...

O zaman benden yanasınız ! ... iyi seyirler :)


Mi Nina Lola !...




Haftamızın kitabı " mavi köpeğin gözleri " çok sevdiğim yazarlardan olan " Gabriel Garcia Marquez " den...

Arka Kapak

"Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. 'Çulluklar gözlerimizi oydu,' dedik. Seslerden biriyse şöyle dedi: 'Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.' Sesler ortadan kayboldu. Bizse öylece, omuz omuza oturmaya devam ettik." 


Rüyalar, kazalar, pişmanlıklar, inanç, özlem ve ölüm...
Büyülü gerçekliğin gizemli ve puslu atmosferlerle buluştuğu bu öykülerde Gabriel García Márquez, yatalak bir genç adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, evladının ölümünün yaraladığı bir anne, ikizi ölen bir kardeş, gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adam, kurbanını sabırla bekleyen ölüm meleği gibi birbirinden çok farklı kurgusal ve mitolojik kahramanlara gönderme yapan kişiliklerin, bedensel ve düşünsel hassasiyet anlarını anlatıyor.
Yazarın ilk eserlerini barındıran Mavi Köpeğin Gözleri, Márquez'in 1947-1955 yılları arasında yazdığı on iki öyküden oluşuyor. Kitap, tarzı, temaları, karakterleri ve bilhassa yazarın "Yüzyıllık Yalnızlık'a değişmem," dediği "Çullukların Gecesi" öyküsüyle bir Márquez şenliği.

Eylül 24, 2011

Zaman zaMan haTıraLarda Kalan sAtır araLarIna gizlEnmiş iZ bıRakan CümleLer -2-

" yalan değildi devletlerin insanlar gibi, aşkların da devletler gibi ömürleri olduğu, mahiyeti safiyet olan aşkı en çok karanlıkların boğduğu. yalan değildi aşkın birbirine uymayan iki tanımının olduğu. bu tanımlardan biri sorgusuz sualsiz teslimiyet anlamına gelirken, diğerinin, sorgusuz sualsiz teslimiyetin kurulumu demek olduğu. böylece aşkın mutlak tanımının mümkünler âleminde nâ-mümkün olduğu. "


nazan bekiroğlu - isimle ateş arasında

Eylül 22, 2011

Zaman zaMan haTıraLarda Kalan sAtır araLarIna gizlEnmiş iZ bıRakan CümleLer -1-

" çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven. "

elif şafak - firarperest


SonUnda bEn oLabiLmek..

Çok hata yaptım şimdiye kadar , ders aldıklarımda oldu , almaya vakit bulamadıklarım da ! duyduklarım doğruysa zaferlerim de olmuş , iyi ki yapmışın dediğim şeylerde. Aynı zamanda keşkelerim ! geri döndürmek istediğim zamanlar , engellemek istediğim başlangıçlar ! acılarım var ; şimdi sadece gülümseye bildiğim , acılarım var ; hatırladıkça bilinç altına kilitlediğim... 90' larım da  tonton bir nine olduğumda o zaman sadece geçmişi hatırlayabileceğim , döngü böyle ! hatırladıklarım çocukluğum olacak kimi zaman , kimi zaman gülümsemeyi sevdiğim anlılar , kimi zaman hüzünler... bu yüzden güzel olanlar kalsın , yerlerini yenileri alsın ! pişman mıyım ?  yansıyana göre evet , yansımayana göre hayır... ! ama şundan eminim ; ben gönlümce sevdim ! seveceğim ! sevdikçe çoğalacak , çoğaldıkça paylaşacağım... sonra elimde biriktirdiğim küçük kutucuklarımı yukarıdan-aşağıya , soldan sağa dizeceğim ! cevabın ben olabildiği ... sonra o muhteşem renklerin ben olduğunu anlayabilmek , sevdiklerime bırakabileceğim en güzel sahne...!

Eylül 20, 2011

hoşgeldimmm !!!

Selam olsun ey ahali ; 
Taptaze geldim kondum buraya , nickimden  de anlaşılacağı üzere , susmuyorum , susamıyorum ! Olacak gibi değil bari yazalım faydamız dokunsun dedik. Kimin ile ciciyle. O kim ! aç tırnak “ can dostum”  kızım:  yedin bitirdin beni dedi. En iyisi yaz , yazda kafama göre okurum yada okumam dedi :P sonrası kahkaha!  tabir-caiz ise , yazmayı da konuşmak kadar seviyorum. Bu blogun  açılış serüveni böyle oldu bilin istedim. Yarın öbür gün bunu okuyup , gülümsemek istedim.
Aslında konuşmak ve yazmanın birbiri ile eş zamanlı yaşanan iki varlık olarak tanımlamak , benim için en iyi anlatım olur. Çünkü bu zamanda kadar anlatamadığım her şeyi yazarak  yada bir sözü küçük bir kelime ile ve bunları tamamlayan bir mimikle hep çözmüşümdür. Sanırım burada gamzelerime de bir teşekkür etmem gerek J
Bundan böyle , işte böyle buradayım. Her türlü bilgiyi sizlerle paylaşıp , sizlerinde yorumları ile birleştirip güzel bir içerik oluşturma kanısındayım. Ve şu dakika itibari ile start verilmiştir. Hayrını görün , tepetepe kullanın …
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...